Vizyonda Bu Hafta: Ninja Kaplumbağalar (Simalar tanıdık, takım dağınık, dünya karışık, pizza da...)
Bu hafta, gişede beklerken ekrandaki fragmanlara bakarak ne izleyeceğini seçen kitleye göre filmler var: Ne olduğu fragmanından belli, birbirinden ortalama blockbuster yapımlar... Haftanın öne çıkan iki filminde, dünyayı koruyup kollamak isteyen kaplumbağaları ve 20 yıl sonra yeniden Özgürlük Anıtı'na musallat olmuş uzaylılarla dövüşen ABD protokolünü ağırlıyoruz. Kaplumbağa, gergedan, domuz, 'dünyayı sokmaya çalışan uzaylı kraliçe arı' derken dünya karışıyor, ortalık iyice cümbüş yerine dönüyor...
Serbest çağrışımım adına sizden af dileyip Gırgıriye (1984) fragmanıyla konuyu bağlayıveriyorum ve izninizle Ninja Kaplumbağalar'a, Kurtuluş Günü'ne saydırmaya başlıyorum:
Ninja Kaplumbağalar: Gölgelerin İçinde (Teenage Mutant Ninja Turtles: Out of the Shadows) - 'Yüzü maskeli bir grup, nunçaku, rögar kapağı ve pizzalarla şehri birbirine kattı'
Jenerik müziğine tam dilimiz dönmediği zamanlar, "Tineyç müftü ninja töötıs, Ninteyç mutlu ninja tööönıs, Tineç fifti pizza törtus" şeklinde şarkısını seslendirmeye çalıştığımız çocukluğumuzun çizgi filminin, son sinema uyarlamasının devam filmi de çıktı.
İşte, Teenage Mutant Ninja Turtles'ın, o güzel theme song'undan yoksun fragmanı bu da:
Böyle sarmadıysa bir de fonda şunu açarak izleyin:
Hangisi kimdi şimdi bunların?
Hepimizin simaen tanıdığı, isimlerini Rönesans sanatçılarından alan bu güzel ahlak sahibi şirin kaplumbağaları hatırlayalım: Mavili olan Leonardo takımın kaptanı; pizzayı kardeşlerine pay edip kendisine küçük parçayı alan, onların okuyup sigortalı işte çalışmalarını steyen bir ağabey.... Kırmızılı Rafael; ekibin çıkıntısı, 10. dakikada sarı kart gören hırçın oyuncu... Morlu Donatello*, Snapchat'in ilk kullanıcılarından teknoloji canavarı, elinden tablet düşürmeyen tam bir Z Kuşağı... Michelangelo ise, her şeye 'hee' diyen pizza düşkünü, pek hızlı dövüşen goygoycu tosbağa... Gazeteci dostları April Oneill'ı **, başdüşmanları maskeli Shredder'ı ve onun ağababası yapışkanlı beyini unutmayalım.
Sonra işte, önceki filmide yakalanan Shredder, hapse götürülürken kaçıyor. Dövüşten anlayan 'hokey tutkunu hapishane nakliyatçısı'nı da yanlarına alan kahramanlarımız, Shredder picinin ve gezegeni bok etmek isteyen 'elebaşı beyin'in peşine düşüyor.
* -Köpekli tavşanlı filtre yapıp göndermiş yine April... İyice ayağa düştü bu Snap de...
**Çocukları pizza yemeye teşvik eden kaplumbağaların, liselileri gazetecilik bölümü yazdırmaya teşvik eden dostu
Çizgi filminden iyi mi?
Yapımcılar, filmin çizgi filminden bir farkı olsun diye, umarsızca 3D'ye oynamışlar. Bu nedenle tosbağalar sık sık yükseklere çıkıp yüreklerimizi ağzımıza getirmeye çalışıyor ve patlayan araçlardan kopan parçalar, 3D gözlüklü seyirciyi "God domn it" nidalarıyla hop oturup hop kaldırıyor. Ucuz numaralar! Allahtan April'i oynayan Megan Fox, orijinal güzelliğiyle filme birkaç boyut daha katmayı başarıyor. Filmin mizahı ise tat vermiyor. Tosbağa goygoyundan güzelce bir absürtlük çıkarmak yerine, salaklıklarına odaklanmışlar. O kadarını bizim yerli komediciler de yapıyor. Cık, sevmedim!
-Sıcaktan bunalan kaplumbağalar, caminin süs havuzunda doyasıya serinledi... İzleyelim...
Mesaj nedir?
Kardeş olmanın yetmemesi, dağınık olan takımı toplamak, ekip olmak gerekmesi... Çekiştire çekiştire, öttüre öttüre bu mesajı vurguluyorlar. Böylece kaba güç, stratejik beyin, mallık ama çeviklik ve teknolojik bilgi, dünyayı kurtarmak için birleşiyor. Karşılarında, organik beyinli bir yapay zeka ve konuşan gergedan ile yaban domuzu var! İşleri zor olmayacak, gruptan çıkacaklar gibi... Euro 2016'da biliyoruz, her şeyden önce takım olmak ve savaşmak lazım... Bak İzlanda'ya!...
Neyse, mesaj demişken, şu videoyu da bir yere sıkıştırıp son verelim artık bu filme:
Mübarek Onur Haftası zamanında izlemelik...
Puan: Kaplumbağa - tosbağa
Kurtuluş Günü: Yeni Tehdit (Independence Day: Resurgence) - Dünyayı ele geçirmek isteyen pis uzaylılar dünyayı dolaşıyor:
2 Eylül'de Eskişehir, 9 Eylül'de İzmir'deler...
İlk filmi hatırlar mısın? 96 yılının 4 Temmuz'unda, Amerikan Bağımsızlık Günü'nde, dünyayı ABD'den başlayarak ele geçirmeye çalışan uzaylılar yenik düşmüştü. O günden bu yana, "ABD kesin kendi kendisine uzaylı göndertmiştir" diyenler oldu, "Uzaylılar zaten var da NASA göstermiyor. Tabii oğlum manyak mısın" diyenler oldu, 20 sene böyle geçti... Derken ilk filmle parlayan, felaket filmlerinin felaket ismi Roland Emmerich'in (Yarından Sonra, Godzilla, 2012...) yönettiği devam filmi geldi.
Şuraya da fragmanı gelsin:
Niye geldi yine bu tipsizler?
Yine bir 3 Temmuz günü gelen bu yaratıklar, bu sefer de dünyanın eriyik çekirdeğini mi ne çalacakmış. Yerin dibindeymiş bu çekirdek ve İzmirliler ona 'eriyik çiğdem' diyormuş... Dünya'nın coğrafi merkezinin Çorum olduğunu bilmeyen uzaylılar; New York, Washingon taraflarına, Özgürlük Anıtı'nın oralara göz koyuyor ve biz yırtıyoruz. Dev bir 'kraliçe uzaylı'nın etrafında uçuşan minnak gemilerin oluşturduğu bir kovan var. ABD'nin kadın başkanının (Anne bak, Hillary Clinton göndermesi geçiyor...) arıya alerjisi olduğu için çok bir işlevi olmuyor, iş ondan çıkıyor...
Şimdi tek tek saymayalım, eski kadrodan geriye kalanlar (Will Smith hariç, bonserviste anlaşamamışlar) ve bunların çoluk çocuğu dünyayı kurtarmak için davranıyor ve kurtarıyor da...
Sen bi' şey yapmasan o da seni sokmaz aslında...
Neye benziyor film?
Filmin uzaylı yaratık saldırılı filmlere duyulan hasreti söndürmeye yönelik olduğu, bu doğrultuda eski kadroyu toplayarak Star Wars: Force Awakens etkisi yaratmaya çalıştığı doğrudur. Zaten daha bu film vizyona girmeden üçüncüsü duyurulmuş. Onda da rütbeli asker, bilim insanı, başkan, yetenekli-yakışıklı pilottan oluşan ABD protokolü yıldızlar arasında savaşacakmış: Al sana Interstellar! Yalnız uyarmak lazım, oradaki kara deliğe dikkat etmeliler. Interstellar'dan biliyoruz ki, mazallah, yanlış bir şey yaparlarsa zamanı kırabilir, burada 25-30 tane 4 Temmuz kutlaması kaçırabilirler. Havai fişek gösterilerine katılamazlar o zaman...
-İzlediniz mi Interstellar'ı? Nasıl oluyor şimdi bu boyut moyut işleri?
Sıkıcı mı?
Açıkçası ben çok sıkıldım. Dünyanın başına çöken ve yer yer Böö diye çıkan uzaylılardan daha sağlam bir gerilim yaratılabilirmiş diye düşündüm. Tüm dünyanın (ABD ve selamlaştığı yakın çevresi) tehlikede olduğu hissi çok yaratılamıyor, hatta filmdeki çocuklar bile çok tırsmıyor gibi... Zamane veletleri belki harbiden korkmayabilir de aslında, onlar IMAX'ten 3D sinemadan alışık bunlara...
Bir tek, yıllar sonra yatağından kalkan eşcinsel, bilim aşığı, çılgın profesörü sevdim, ara ara da güldüm:
Herkes Interstellar'a giderken şu adam kalsa da yeni bir Geleceğe Dönüş filmi çeksek onunla...
Puan: Will Smith - uzaylı kraliçe arı
Bekleyiş (L'attesa) - 'Ağaç olduk' tribinin sanat filmi hali
En son Youth ile izlediğimiz yönetmen Sorrentino'nun asistanıyken not aldıklarını hayata geçirerek film çekmeye yeltenen İtalyan yönetmen Piero Messina'nın ilk filmi (fragmanı):
Binoche mu bekliyor?
Hüzün kokan asil bakışları bir çağdaş sanat abidesi olan, yabancılaşmış-tutunamamış-zamanı geçmiş rollerin aranılan kadını Juliette Binoche başrolde ve ümidini kaybetmeyen bir anneyi oynuyor. Sicilya'da eski bir villada yalnız yalnız yaşarken bir gün, oğlu Guiseppe'nin sevgilisi, Fransız güzeli Jeanne diye bir kız (Lou de Laage) çıkagelir. Guiseppe tarafından davet edilen kız, adamın da yakın zamanda geleceğini düşünüyordur. Ama durum pek öyle değildir.
Guiseppe'yi bekler iken anne ve müstakbel gelin bir yandan birbirlerini sorgular, bir yandan da yakınlaşır, komşu kadınları filan çekiştirir...
-Fıldır fıldır oynuyor gözleri... Bizim oğlanı aldatmıştır kesin bu zilli...
N'apıyoruz?
İşte film boyunca bir şey gelecek diye bekliyoruz. Genç Jeanne'in duygu değişimlerini görelim istiyoruz, yok! Binoche'un oynadığı Anna'yı anlamaya çalışıyoruz, ı-ıı anlamıyoruz! Jeanne'in suya daldığı birkaç sahnede kurgu iyi, bayâ da derine dalıyor, ama film pek derine dalamıyor. Varoluşa yönelik mesaj gelecek diye beklerken ağaç oluyoruz...
İlk filmini geçenki Venedik Festivali'ne götüren yönetmen Messina da ödül alırım diye beklemiş. "Beyfendi siz şu koltukta bekleyin, isminizi söyleyeceğiz biz" demişlerse de eli boş dönmüş bizimki...
-E 10 dakikadır bu pozda bekliyoruz, ne zaman çekecekler?...
Puan: Dönerse bizimdir 60'ı
Kördüğüm (Maggie's Plan) - Woody Allen gelememiş, bunu göndermiş bize
Aşk entrikası, ahlak sorgulaması ve de akademisyen karakteri deyince aklımıza kim geliyor? Woody Allen, evet.. Bilemedin ama, onun filmi değil bu. Niyeyse, ısrarla Daniel Day-Lewis'in eşi olarak kayda geçen Rebecca Miller yönetmiş. Bağımsız filmlerin şaşkın, şirin ve dobra oyuncusu Greta Gerwig, önüne ne konarsa oynayan usta kadın Julianne Moore ve kafası çalışan serseri rollerini iyi kıvıran Ethan Hawke başrollerde. Evlenmeden anne olmaya karar veren Maggie'nin (Greta Gerwig) evli bir yazar olan Ethan Hawke'a aşık olması ve işlerin çığrından çıkması da konumuz...
Puan: Greta Gerwig ve Ethan Hawke'ın hatrı
Muna - Ortadoğu haberlerinden bunalıp Ortadoğu filmi izlemek isteyenler için...
Filistin sorunu, Gazze'de devam eden işgal, 6 yaşında olan Muna ismindeki bir çocuğun ve Ela ismindeki bir doktorun bakış açısından anlatılıyormuş. Filmin öyküsü çok mühim ama, afedersin, her yanımız çok pis Ortadoğu olmuşken çok etkilemeyebilir. Ayrıca ajitasyona fazla meyletmişler ve oyunculuklar da kötüymüş diyorlar...
Fragmandaki TRT logosu da pek güven vermiyor sanki:
Süper Papağan Filmi (El Americano: The Movie) - Sonuna niye 'Filmi' yazıyorlar, bilen var mı?
Aile sirkini kurtarmak için Hollywood'a yola çıktığında kendi içindeki kahramanı keşfeden Cuco isimli Meksikalı bir erkek papağan anlatılıyormuş. Bu sıralar karşımıza çokça çıkacak hayvanlı animasyonlardan... Hazır aklımıza gelmişken, Kemal Sunal'ın saf kabadayı karakterini oynadığı filmde onu zor durumlara düşüren papağana sevgilerle...
Puan: Babacık!
SONUÇ - Kim alıyor biletleri?
Önceki ekip beceriksiz çıktığı için görevi devralan polis, dünyayı kurtarma işleriyle gönül işlerini birbirinden ayıramayan ABD'liler, sözü dinlenmeyen iyi bilim insanı, tınlanmayan kötü bilim insanı, dünyayı bir anda ele geçirmek yerine süre tanıyan ve o sırada alaşağı olan kötücül kimseler... Ninja Kaplumbağalar ve Kurtuluş Günü'nden birtakım klişeler okudunuz. Seçim sizin. Heh, keza Bekleyiş filminde de festival filmlerinin minimalist klişeleri göze çarpıyor. Galiba en iyisi Kördüğüm'e gitmek. Ona vakit olmadı, ben de gidemedim bak, işlerimizi ayarlarız derseniz beraber plan yaparız...
Twitter: @duraladam
-BİTTİ (Bütün duaların kabul olduğu Arınma Gecesi'nin 3. filmi de haftaya geliyor)
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et
|
|
|
|
|
|
|
.jpeg)
|
.jpg)
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
.jpg)
|
