Zaytung.Com
Zaytung
Uzun uzun yaz
SİNEMA

Bu Sene de İyi Uzay Yaptı: Constellation

-> Global piyasada ons altını düşürme çabaları, alıcılı tarafta altın gününe giren öğretmenler tarafından bertaraf edildi...
-> NBA'de gecenin sonuçlarını yine kimse sallamadı...
-> İran-İsrail gerilimi tırmanıyor: ''Patlamayan füzelerimizi geri verin lan!''
-> Istakoz paylaşımına gelen tepkileri azaltmak için bir gecede kelle paça çorbası, Adana dürüm ve şırdan yiyen Şebnem Bursalı'nın hastaneye kaldırıldığı bildirildi...
-> İran Dışişleri Bakanlığı: ''Attığımız füze ürküttüğümüz kurbağaya değmedi...''
FOTOHABER

ABD Dışişleri Bakanı Blinken: ''Hakan Ural yok mu?''

Ekrem ve Yavaş’ı yan yana görünce heyecanlanıp ''TCK 301 Türk Milletini aşağılama'' suçundan soruşturma başlatan AKP'li savcı, Adalet Bakanlığı'na çağırıldı...

BLOG

Sevgililer Günü’nü Minimum Maddi Hasarla Atlatma Rehberi…

VİDEOHABER

Emeklilerin ''Bizim paramızı kime yedirdiyseniz gidin ondan oy dilenin'' çağrısına kulak veren AKP, alfabetik sıradan başladı: ''Afganlar lütfen...''

ASTROLOJİ

KOÇ (21 Mart - 20 Nisan)

Süleyman Soylu'nun oh çektiği videolara telif atmasının ardından zam haberlerine üzülmek zorunda kalacağınız bir döneme giriyorsunuz... devam...

Belediyenin Almanya’ya eğitime gönderdiği 45 kişiden 43'ü geri dönmedi...

"Aslında dönecekler ama orada kurulu düzenleri var. Yoksa vatanımız cennet..."

Hay Allah, Canınız mı Çekti? İşte Size Birbirinden Keyifli Öykü Platformları...

FIFA, Futbolun Marka Değerini Düşüren Türkiye'yi Başka Bir Spor Dalıyla İlgilenmesi İçin İkna Etmeye Çalışıyor: ''Güreş vardı ya sizin, ata sporu...''

Adı sürekli şiddet, skandallar, siyasi baskılar, şaibeler ve maddi krizlerle anılan Türk futbolunun, kendi marka değeri bir kenara artık komple futbolun marka değerine zarar verdiğini fark eden FIFA yönetimi, Türkiye'nin kendisine başka bir spor dalı bulması için ikna girişimlerine başladı. devamı...

N'olmuş n'olmuş?

Zaytung Zone

''Amaaan şimdi eve gidip kim yemek yapacak?'' şeklinde düşünen takipçilerimizi diğerlerinden bi tık daha fazla seviyoruz, dürüst olalım...

Popmundo: Maceralar

9 Günlük Tatilin Ardından İlk İş Gününde 818 Milyar TL Zarar Açıklayan Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, Pazartesi Sendromunda Çıtayı Zirveye Taşıyan İsim Oldu...

9 günlük bayram tatilinin ardından ilk pazartesi günü işe adapte olma mücadelesi sürerken, "beterin de beteri var" dedirten haber Merkez Bankası'ndan geldi... devamı...

Ailesi İle Bayram Ziyaretlerini Tamamlayan Efe Küçükali(6), 3 Günde 18 Çifti Çocuk Fikrinden Tiksindirmeyi Başardı...

Sinem(34) - Rıfat Küçükali (36) çiftinin ikinci çocuğu Efe Küçükali(6) bu bayramdaki üstün performansıyla bir kez daha göz doldurdu. Ailesi ile gittiği toplam 14 ev ziyaretinde 6 ağlama krizi, 3 kez misafirlikteki çocuklarla kavga ve birçok ev eşyası kırma eylemine karışan minik Efe, şu ana dek 18 çifti çocuk fikrinden tiksindirmeyi başararak Türkiye'nin nüfus planlamasına katkı sağlamaya devam etti...devamı...

Sinema

Şu Ana Kadar Bok Attığınız Her Filmi Öpüp Başınıza Koyduracak Film: THE ROOM

Hepimizin memnun kalmadığı, creditleri önümüzde akıp giderken verdiği paraya acıdığı filmler olmuştur; ama hiçbiri aynı zamanda Dünya’nın en zeki ve en aptal adamı sıfatlarını taşımaya aday Tommy Wiseau’nun yönetmenliğini, yapımcılığını, senaristliğini, hatta başrölünü bile üstlendiği Entertainment Weekly tarafından “kötü filmlerin Citizen Kane’i olarak adlandırılan “The Room”un yanından bile geçemez.

Vasatlığıyla kült haline gelmiş, 6 milyon dolarlık bütçeyle sadece 1800 dolarlık hasılat yapabilmiş The Room, günümüzde sinema salonlarını dolduran, geceleri interaktif gösterimlerle çok sevilen bir film aslında. Peki bu filmi bu kadar özel yapan ne? Franco kardeşler neden böyle bir filmi vizyon tarihinden 14 yıl sonra hayata döndürmeye karar verdi?

The Room kısaca San Francisco’lu Johnny’nin nişanlısı Lisa  ve en yakın arkadaşı Mark tarafından  uğradığı ihaneti anlatan bir dram filmi. Yani belli ki çıkış noktası drammış ama şu an elimizdeki yapıma absürt komedi demek en uygunu olur sanırım. Eğer bu karakterlerin gelişimini ya da backstorylerini görmek istiyorsanız ekranlarınızı kapatın çünkü bunu asla elde edemeyeceksiniz.
 

Filmin adı neden The Room?

Adı The Room, yani Oda olunca insan doğal olarak 12 Angry Men gibi tek bir mekanda geçen bir film olmasını bekliyor. Ancak The Room geri kalan herşeyde olduğu gibi burada da seyirciyi afallatmakta geri kalmıyor. Evet, bir sürü odada bir sürü sahne var. Ama abicim çiçekçide de var, çatıda da var, hatta sokakta da var. Dolayısıyla filmin adının nereden geldiğini hala bilmiyoruz.

 

Eşi benzeri görülmemiş oyunculuklar

Bu filmi bir şekilde favorilerimden biri yapan unsurlarda dudak uçuklatacak derecede başarısız kurgusu, müzikleri ve korkunç diyalogları başta geliyor; ancak hiçbir şey filmdeki oyunculuklar kadar berbat değil. Greg Sestero (Mark) ve Juliette Danielle (Lisa) vasat performanslarla normalde bizi üzecekken; başrol Wiseau’nun yanında adeta Meryl Streep gibi parlıyorlar.   Wiseau’nun Amerika’nın, hatta Dünya’nın neresinden geldiğini anlamadığımız aksanı ve kendisi yazmış olduğu karakterlerin repliklerini açıkça anlamadığını gösteren tonlaması, hareketleri ve kahkahaları onu ikonik bir isim yapmayı başardı. Gerek “Beni paramparça ediyorsun Lisa!” gerek “Ona vurmadım! Vurmadım!” gibi context dışı okunduğunda bile ne kadar duygu yüklü olduğu anlaşılabilecek replikleri katleden Wiseau’yu görünce insan, adamın ya uzaylı olduğunu ya da hayatı boyunca hiç kimseyle interaksiyona girmemiş olduğunu düşünüyor. 

Ironiktir ki James Franco tam olarak bu rolle, yani Wiseau’nun The Room’u çekme serüvenini anlatan 2017 yapımı The Disaster Artist ile Altın Küreler’de Komedi veya Müzikal Dalı’nda En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü kazandı. Aynı zamanda The Disaster Artist En İyi Uyarlama Senaryo dalında da Oscar adaylığı almıştı.

Neredeyse bir kitap olacağına inanamayacağınız senaryo

Başta söylediğimiz gibi The Room en nihayetinde yasak bir aşkın hikayesi. Ancak Wiseau’nun 500 sayfayı aşkın bir kitap haline getirmeyi düşündüğü filmin senaryosu anlamsız olaylarla ve yarım kalmış diyaloglarla gerçekten “Senaryo Nasıl Yazılmamalıdır? 101” dersinin ana materyali olmalı.

Sadakatsiz nişanlısı Lisa’yı oynayan Juliette Danielle, çekim sırarında tüm ekibin filmde bazı büyük sorunlar olduğunu ve bazı olayların kulağa mantıksız geldiğini fark ettiklerini; ancak filmi kimsenin izlemeyeceğini düşündükleri için umursamadıklarını söylemişti. Oyuncunun kesinlikle filme olacak ilgi konusunda çok haklı olarak yanıldığından emin olabilirsiniz.

Senaryonun sıçtığı yerlerden örnekler (SPOILERS, eh yani):

  • Mark: Eskiden bir kız tanırdım. Bir sürü erkek arkadaşı vardı. Bir tanesi bunu öğrendi ve kızı öyle bir dövdü ki, kız Guerrero Sokağı’nda bir hastaneye kaldırıldı.

Johnny: HA HA HA. Ne hikaye ama Mark! (Johnny’nin bu hikaye karşısında neden kahkaha attığını belki siz anlarsınız)

  • Yaşını ve Johnny – Lisa çifti ile ilişkisini anlamadığımız Denny isimli bir karakter sürekli onlarla sevişmek istediğini ima eden garip şeyler söylüyor ve tatlı olduğu dışında bir tepki almıyor.
  • Asla çözülmeyen, hatta tekrar bahsedilmeyen olaylar: Lisa’nın annesinin göğüs kanseri, Denny’nin bir uyuştucu kaçakçısı ile yaşadığı gerilim
  • Tekrar tekrar kullanılan seks sahneleri
  • Johnny: Bana ihanet ettin! Sen iyi değilsin. Sadece bir tavuksun. Çiiip çiiip çiiiip. (Hangi hayvana ait olduğunu anlamadığım sesler)
  • Mark: Kadınları anlayamıyorum. Bazen çok zekiler. Bazen direk gerizekalılar. Diğer zamanlarda sadece kötüler. 

Tüm bunların üzerine binlerce madde ekleyebilirim ama seyir zevkinizden çalmak istemem. The Room öyle bir deneyim ki, film demek yetersiz. Şu ana kadar sinema hakkında öğrendiğiniz her şeyi ve unutun ve kenara atın çünkü Tommy Wiseau tam olarak bunu yapmış. Kendisi yıllar sonra bu filmin kara mizah olduğuna ve tüm hataların bilerek yapıldığına bizi inandırmaya çalıştı, ama YEMEDİK. Ekip bile bu üzücü teselliyi yalanladı.

İmkansız kamera açılarına, seksin ne olduğunu bilmeyen insanlar tarafından çekilmiş erotik sahnelere, bir masa dolusu çerçeveli kaşık fotoğraflarına, sempati duymayacağınız ve çoğu zaman anlamayacağınız karakterlere; en önemlisi Tommy Wiseau’ya hazır olun. Size söz veriyorum, böyle bir şey daha önce yaşamadınız!

Seyir Zevki: 10 / 10 

“O kadar kötü ki çok iyi” kategorisinin tartışmasız birinci filmini 10’dan fazla kez izleyeceğinize hiç şüphem yok.

Filmin kalitesi: 1 / 10

Milyonluk bütçesiyle harcanan paraya inanamayacağınız prodüksiyon, 1 puanı sadece Wiseau’nun yapımcı - senarist - yönetmen - oyuncu rollerinin her birinde epik olarak sıçsa da yaptığı şeyin takdire şayanlığı için alıyor.

(Ece Karaağaçlı Brüksel'den bildirdi)


facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et

Yorumlar:

Sıradaki Sinema İçerikleri:

Sıradaki Haberler:

(11.4.2021)

Belediyenin Almanya’ya eğitime gönderdiği 45 kişiden 43'ü geri dönmedi...

"Aslında dönecekler ama orada kurulu düzenleri var. Yoksa vatanımız cennet..."

Vahit Gözgel, Emekli


Diğer yorumlar ->

(25.11.2020)

AKP Denizli Milletvekili Nilgün Ök: ''18 yıl önce araba var mıydı?''

"Genel Başkanları buzdolabı olmadığını iddia ediyordu. Bu yine biraz insaflı çıktı.."

Uğurhan Culak, Elektrik tesisatçısı


Diğer yorumlar ->