Türklerin Bitmek Bilmeyen İngilizce Serüvenine Eşlik Etmeye Hazır mısınız? İşte Çeşit Çeşit İngilizce Öğrenme Platformları

Dünyanın en büyük gizemlerinden biri, neden Türklerin İngilizce öğrenirken muhteşem bir labirente sıkışmış gibi hissettiğidir. Bizim için İngilizce bir dil değil, çözülmesi olanaksız bir bilmece, yıllar boyu sürecek bir çile ve sonunda "Hocam ben gramer yapamıyorum ama konuşarak öğrenebilirim mi acaba?" aşamasına gelen bir dram.
Neyse ki teknoloji ilerledi, binbir çeşit platform çıktı. Peki hangisi gerçekten işe yarıyor, hangisi sadece "Bugün dersini yapmadın, seni uyutmam!" diye kabuslara giriyor? İşte size dört başı mamur bir analiz:
1. Duolingo - “Hello” diyerek başla, sonra nerede bıraktığını hatırlama
Efsane odur ki yeşil baykuşun psikolojik baskısı altına giren herkes, gece yarısı "Did you forget your lesson?" bildirimleriyle irkildi. Günlük 5 dakika ayırıp kelime ezberleyerek dil öğrenmenin mümkün olduğuna inananlar için ideal bir seçenek. Yıllar sonra "apple" ve "banana"dan öteye gidemediğiniz gerçeğiyle yüzleşmek için siz de buyrun. Ne kadar erken o kadar iyi... Bu arada bunların çoğunun ikonu kuş... Aa, bi dakka bi dakka!.. Zaytung Dil, çok yakında! (Hiç öyle bakmayın, krizi biz de iliklerimize dek yaşıyoruz, voleyi bi' yerden vurmamız lazım...)
2. Memrise - "Kelimeyi gör, tekrar et, cümle kurama"
Bu uygulama, beyinlere "Dili öğrenmek için kelime ezberlemek yeterlidir" fikrini aşılayan en büyük kaynaklardan biri. Bundan daha kötü bir fikir varsa o da oturup sözlük ezberlemek. "İngilizce'yi pasif olarak biliyorum." diyenlerin %90'ı, burada birkaç kelime öğrenip konuşmayı beceremeyenler kulübüne katılmıştır. Kulubün giriş kapısı tam olarak şuradan bir yerden.
3. Cambly - "Sadece sohbet ederim, gerisini hayat çözer"
Anadili İngilizce olan birtakım kişilerle -İngilizce öğretmeni değiller- konuşma fırsatı başta harika görünse de dakikalarca "where are you from?" seviyesinde dolanıp "Wow, nice!" demekten ileri gidemeyenler için pahalı bir deneme süreci. Ayrıca "Sadece konuşarak öğreneceğim." diye girenlerin çoğu, 3 hafta sonra gramere mecbur olduklarını fark eder ve bunu fark ettiklerinde yaşadıkları ekonomik kaybı gidermek için artık yalnızca dil eğitimine değil, ayrıca “Ekonomi 101” dersine de yazılırlar. Siz de başlamak için buradan buyrun.
4. Busuu - "Başlangıç seviyesi iyiydi ama sonrası tam bir boşluk"
Çok güzel başladınız, kelime dağarcığınız genişliyor, harika gidiyorsunuz derken... Bir noktada uygulamanın sizi dil labirentine terk ettiğini hissediyorsunuz. "Ben gramer mi öğreneceğim şimdi?" deyip uygulamayı silme kararı alanların uğrak noktası: Buyrun.
5. İngilizce Senin! - "Dersler senin ama iş de sende bitiyor"
‘İngilizce Senin!’ kulağa "Bugünden itibaren İngilizce senin, al ve git" gibi gelse de içeride hiçbir şey size altın tepsiyle sunulmuyor. Birebir veya grup şeklinde yapılan canlı derslerde hem gramer hem konuşma öğretiliyor ancak mucize bekleyenler için hayal kırıklığı kaçınılmaz. Hocanız size "Konuşmanız lazım!" derken, diğer yandan "Gramer de bilmeden olmaz!" diyerek dengeyi koruyor. Yani klasik "İngilizceyi hem teoride hem pratikte öğrenin" mottosunu gerçekten uyguluyorlar ama işin sonunda yine çalışmak size düşüyor. Kısacası "İngilizce senin! Sen otur bir çalış bakalım." Buyrun.
BONUS: YouTube - "Öğrenmeye geldim ama yanlışlıkla tarih belgeseli izliyorum"
"İngilizce öğrenmek için en iyi kaynak YouTube!" diyenler, genelde bir hafta sonra "İngiliz Kraliyet Ailesi'nin Gizemleri" videosunda kayboluyor. Algoritmanın sizi nasıl bir yöne savurduğunu bilmek olanaksız ancak en azından bedava sanıldığı için şikâyet eden yok. Sonu gelmez Cambly, OpenEnglish reklamları da premium kullansanız bile yayıncıların içeriklerine reklam verdikleri için bonus. Hatta bonusun da bonusu.
Sonuç:
İngilizce öğrenmenin yolu gerçekten var mı, yoksa hepimiz yıllardır kandırılıyor muyuz? Yanıt: İstikrar. Hangi platformu kullanırsanız kullanın, sonunda disiplinli olmazsanız hiçbir işe yaramaz. Yine de "Ben öğreniyorum!" deyip hayat boyu A2 seviyesinde kalmak, bizler için artık gelenek haline geldi. Olsun, en azından niyet önemli, değil mi? Bu arada “Anlıyorum ama konuşamıyorum.” demiş miydim? -Hadi canım!
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et
![]() |