Zaytung.Com
Zaytung
Uzun uzun yaz
SİNEMA

Bu Sene de İyi Uzay Yaptı: Constellation

-> 23 Nisan etkinlikleri kapsamında Dışişleri Bakanlığı koltuğuna oturan Özge Ç. (8), Hakan Fidan'dan odada böcek taraması yapılmasını istedi. Ayrıntılar az sonra...
-> Pornhub my friend’s hot mom, sugar daddy, teen, swingers, milf, pregnant, stepsister ve threesome kategori sponsorluğu için Kızılcık Şerbeti dizisi ile 2+1 yıllık sözleşme imzalandığını KAP’a bildirdi...
-> Türkiye'de yeni bir tür olarak ortaya çıkan yabancı VAR hakemleri, doğal hakem popülasyonunun yaşam alanlarını tehdit eder hale geldi...
-> İYİ Parti'den önemli duyuru: ''Son istifa eden çıkarken ışıkları söndürsün...''
-> Elde kalan belediyelerle TÜGVA, TÜRGEV ve ENSAR vakıflarının üçünü aynı anda besleme imkanı kalmayan AKP'de sahiplendirme seçeneği gündemde...
FOTOHABER

AK Parti camiası: ''İnkar etmek çok mu zordu?!''

31 Mart yerel seçimlerinde büyük ikramiyeyi kaçıran AKP'lilere, teselli ikramiyesi dağıtımı başladı...

BLOG

Sevgililer Günü’nü Minimum Maddi Hasarla Atlatma Rehberi…

VİDEOHABER

Adalet Bakanlığı, Dubai'de yaşanan sel felaketini herhangi bir CHP'li belediyeye bağlayabilen savcılara 1 maaş ikramiye verileceğini açıkladı...

ASTROLOJİ

KOÇ (21 Mart - 20 Nisan)

Süleyman Soylu'nun oh çektiği videolara telif atmasının ardından zam haberlerine üzülmek zorunda kalacağınız bir döneme giriyorsunuz... devam...

Belediyenin Almanya’ya eğitime gönderdiği 45 kişiden 43'ü geri dönmedi...

"Aslında dönecekler ama orada kurulu düzenleri var. Yoksa vatanımız cennet..."

Hay Allah, Canınız mı Çekti? İşte Size Birbirinden Keyifli Öykü Platformları...

TFF, Süper Kupa'nın Yarın Sabah Federasyon Binası Önüne İlk Gelen Kulübe Verileceğini Açıkladı...

Türkiye Futbol Federasyonu, Suudi Arabistan'ın ardından Şanlıurfa'da da sahibini bulamayan Süper Kupa'dan bir an önce kurtularak konuyu kapatmak için harekete geçti... devamı...

N'olmuş n'olmuş?

Zaytung Zone

''Amaaan şimdi eve gidip kim yemek yapacak?'' şeklinde düşünen takipçilerimizi diğerlerinden bi tık daha fazla seviyoruz, dürüst olalım...

Popmundo: Maceralar

Kafe/Restoran Boykotuna Katılanlar Anlatıyor: ''Pahalılıktan soğan halcilerini ve marketleri sorumlu tutmakla aynı zeka seviyesi ama bu bi tık daha havalı...''

Kafe ve restoranlardaki fahiş fiyatları protesto etmek üzere bu hafta sonu gerçekleştirilen boykot kafe ve restoranlar cephesinde pek bir şeyi değiştirmezken, katılımcılar daha öncekilerden bir tık daha havalı bir boykota imza atmış olmanın keyfini çıkardı... devamı...

Yerel Halkı Enflasyonun Düşeceğine İkna Etmek Üzere Hazine ve Maliye Bakanlığı Bünyesinde 5000 Büyücü İstihdam Edilecek...

IMF-Dünya Bankası Bahar Toplantıları kapsamında ABD'de bulunan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in ''Yerel halkı enflasyonun düşeceğine ikna etmemiz" gerekiyor açıklamasının ardından harekete geçen Bakanlık, ilgili personelin istihdamı için düğmeye bastı...devamı...

Sinema

Umutsuz TC İzleyicisi Arasında Dip Dalga Olarak Yükselen Bir Fenomen: GİBİ

Güzel kadınların, karizmatik erkeklerin, uzun bakışmaların, zengin yalılarının, yüksek prodüksiyonların esiri olan TV dünyasında adeta fısıltı gazetesi ile fenomenleşen bir dizi var. Ki bu dizinin konusunu duyan her yapımcının aynı cümleyi kurduğuna eminim: “3 tane kötü giyinen çirkin adamın, incir çekirdeğini doldurmayacak dertlerini kim izler ki?”. Ancak Gibi “TV sektörünün yılgın bir hoşgörüyle onu benimsemesine mi kaldı?”. Tabii ki kalmadı…

İlk sezonuyla ufak ufak filizlenen başarı ikinci sezonda zirveye ulaşırken, 3. ve 4. sezonda da zirvedeki yalnızlığını korudu. Yalnızlık diyorum zira, Gibi kadar fenomenleşen bir yerli komedi dizisi daha eşzamanlı olarak herhangi bir mecrada mevcut değil. Exxen’in en sevilen dizisi olan Gibi, başarısı ile platformunun da amiral gemisi.

4. sezon itibarıyla üç başrolün etrafında dönen dizide Yılmaz, İlkkan ve Ersoy adlı orta yaşlı üç erkeğin hikayesini izliyoruz. Peki Alameti farikası ne bu dizinin derseniz… Asgari düzeyin üstündeki gerçekçiliği… Feyyaz Yiğit, Kıvanç Kılınç ve Ahmet Kürşat Öçalan’ın “normalliği” sizi kendine hayran bırakıyor. Küçük dertleri büyüten senaryonun ise Feyyaz Yiğit ve Aziz Kedi imzası taşıdığını söylemeden olmaz. 


Dertli gönüllere giren işte biziz Ersoy-Yılmaz-İlkkan


Gibi Karakterleri Kimler?

  • İlkkan: Hikayenin dışarı açılan penceresi olan İlkkan sosyal bir kimlik. Sevilmek ve fedakarlık üzerine meselesi dizinin birçok bölümünde de işleniyor. Ayrıca adaptasyon konusunda bir bukalemun kadar yetenekli olduğunu söylemek yanlış olmaz (yavşak demeyelim de...). Düzene uyum gösteren karakterin en büyük çatışması birçok şeyi sorgulamamasından doğuyor. Uyumlanarak sevileceğine inanması ve "bayanlar" en büyük zaafları (Bkz: Çaça ve Cosplay bölümü. Diğer taraftan tam bir eylem insanı olan İlkkan önce yapıp sonra düşünenlerden. Hatta genelde düşünmeyenlerden...

  • Yılmaz: %70 eleştiri, %30 sigaradan oluşan Yılmaz, insan sevmemeyi seviyor. Bildiğini gerçeklikten hiç kopmadan anlatan karakterin, sorgulayıcı bakış açısı ufuk açıyor. Her ne kadar uyumsuz görünse de çoğu zaman duygusal motivasyonlarıyla her eylemine izleyiciyi ikna ediyor. Yılmaz’ın en büyük çatışması dünyayla. Muhalefetin hazzını yaşatsa da çaresizliği ile izleyiciye kendisi üzerinden 'Yazık lan bize' dedirtiyor. 


Tescilli marka "Be a... k...m!" hareketi...
 

  • Ersoy: Gibi’nin sonradan başroller arasına katılan karakteri Ersoy'u içinde 60 yaşlarında sevimli, şevkatli ve nevrotik bir hala yaşayan 30'lu yaşlarda bir erkek olarak özetlemek mümkün. En önemli özelliği mantık çerçevesine gerek duymadan her hissettiğini dile getirmesi. Kısmen dürtüsel bir karakter olan Ersoy’un inatçı ve birçok zaman ayarsız olduğunu da söyleyebiliriz (İlkkan’ın fazla övüldüğünü düşünüp, Ersoy ve Yılmaz’ın onu yererek denge kurmaya çalıştıkları bölümü hatırlıyor musunuz?). Duygu dünyasından hareketle kendi ekseninde hareket eden Ersoy’un diğerleri ile ilişkisi ise çatışmasının kaynağı.  


Gönül diziciliği kazandı...


Gibi, tam da hedef kitlesi olan orta yaşlı kesimin ezberleriyle dalga geçiyor. Seinfeld benzeri güldürü anlayışıyla sinir bozucu derecede gerçek geliyor. Üstelik dilimizin ucuna kadar gelen ama söyleyemediğimiz “ne saçmalıyorsun lan” sözünü bizim yerimize diğer karaktere zikrediyor. Bu açıksözlülük, saldırgan espri olarak komedi mekaniğini harekete geçiriyor. Karakterler birbirlerine lafla saldırarak kara mizah dinamiğini açığa çıkarıyor. 


Kuşburnu söylüyorum
 

Dramatik akış içinde bir araya gelmesi bakımından ''absürt'' olan olay, diyalog ve eylemler birlikte düşündürücü bir komedi sergiliyor. Ayrıca izlerken karakterlerin ve evrenin gerçekliğine sonuna kadar inanıp başlarına gelen durumun saçmalığına gülüyorsunuz. Yalnız bu gülmenin içinde “benim başıma gelse çok kötü olurdu” hissi de içten içe sizi kaşıyıp duruyor. Komik ama şakalı komik değil… Komedi ama rahatsız eden bir komedi. Gerçeği metaforlarla somutlaştırarak durumun aslında ne kadar trajikomik olduğunu resmediyor. Diğer bir deyişle size vatkalı ceket ile gezme özgürlüğü üzerine bir bölüm izletirken aslında ötekileştirme üzerine mesajlarını yüklüyor. (Bölümün adı da Vatka’ydı bu gözle yeniden izleyin lütfen)

Erkekliğe, kadınlığa, ekonomiye, ilişkilere, ayrımcılığa, güncele dair birçok dert anlatıyor ama bunu farklı göstergeler üzerinden yapıyor. Seçilen dert, obje veya konunun gerçek mesajla ilgisi bile olmuyor. Ancak karakterler o konuya, derde veya objeye verdiği tepkilerle bizlere bir hikaye açıyor. İşte izlediğimiz, güldüğümüz o bölümler, çevrelendiği tepkilerle, karakterlerin olay karşısında aldığı pozisyonla bizlere güldürmekten daha fazlasını veriyor. Nereye çekersen oraya gidecek sözler de dillere pelesenk, dövizlere slogan oluveriyor. 

Gündelik yaşamın içinden çekip çıkardıkları anlar, objeler, meselelerle Gibi, insan hallerimizin ürünü. “Sadece 10 liramın olması hiç param olmamasından daha çok yakıyor canımı. Lütfen kurtar beni bu 10 liradan." diyen karaktere gülümserken cebimizdeki paranın azlığı boğazımızı düğümlüyor örneğin. Dünyanın anlamını sorgulayan bir cümlenin 30’lu yaşlarındaki üç sapın, evdeki işsizlik sohbetinin ürünü olabilmesine inanamazken bir yandan gülmekten kendinizi alamıyorsunuz. Gençliğin özgüveniyle her şeyi yapabileceğine inananların aksine karakterler bizlere dünya gerçekliğini gösteriyor. (Bkz: Kuki bölümü) Sözleri gerçek dünyanın bize layık gördüğü çaresizliğe zıtlık oluşturuyor. Karakterlerin bünyesine, gerçeğine sığmayan fikirlerinden mütevellit haklı isyanları, hikayeyi komik olduğu kadar dramatik kılıyor. Dizi olmazlar üstüne kurulurken en çok da toplumsal tabularımızdan, yargılarımızdan, eleştirel zihnimizden besleniyor.  

Gibi nasıl fenomen oldu? 

-Öncelikle tiktok ve instagram storylerde dönen kısa videolarla Exxen üyelerinin de fazlasına ulaştı. Gibi’den kesitler yayınlayan hesapların takipçi sayılarına bakarsanız bana hak verirsiniz. 

- Son yıllarda üniversite mezuniyet törenindeki pankartlarda Gibi alıntısı yapmayanı dövüyorlar desek abartmış olmayız. Diziden replik içermeyen pankart neredeyse yok gibi… Hal böyle olunca pankartların yarattığı bir hype da oldu tabii… Ne de olsa gençlerin de karakterler kadar çaresiz olduğu malum.


Komedi dediniz ama bu bildiğin dram


-Sadece mezuniyet pankartları değil, herhangi bir eylemdeki herhangi bir protesto dövizinde diziden alıntılar yapılıyor. Gece yürüyüşünde, şiddet protestosunda, politik ve sosyal her olaya karşı duruşta Gibi dizisi olmasa dövizsiz kalacağız hissi iyice yerleşti. 

-Dizinin hakaret etmeyen ama hakaretten beter eden laf sokmaları, son derece haklı serzenişleri ve tıkanmış zihinlere adeta “lavabo aç” etkisi yapan göndermeleri politik mesajın tillahını veriyor. Tweet nedeniyle cezaevine girilebilen bir coğrafyada yan yolları gösteren bu alıntıların popüler olması çok doğal ve anlamlı. 

 
Ve elbette underrated 80'ler arabeskçilerinin dostu müzik seçimleri...


İşte Bio’ya yazmalık Gibi sözleri: 

-Kimsenin hiçbir şey bilmediği yerde, bir insan her şeyi bilebilir. 

-Benim zevklerim senin nezninde makul bir zemine oturmak zorunda değil. 

-Gerçeklerin bir kıymeti yok ki, genel kanı neyse onu yaşıyoruz. 

-Kardeşim ben senin yılgın bir hoşgörüyle beni benimlsemene mi kaldım. 

-Sadece küçük insanlar küçük şeyler için büyük fırtınalar kopartır. 


İnşallah giyim tarzları da hype olmaz. Amin


-Bizler sorunlarımızdan kahvaltı yaparak kaçan insanlar değiliz. 

-Geçip giden günlerin en büyük özelliği ne? Geçip gitmesi… 

-Şeker kullanan birisinin verdiği akla ben nasıl inanayım zaten.

-Yaşadığımız yetmiyor bir de senden dinliyoruz hayatın acı gerçeklerini. 

-Avcı ne kadar hile bilirse ayı da o kadar yol bilir. 

Siz de yerli diziler arasında ayrıcalıklı bir yere sahip olan Gibi’yi Exxen’de izleyebilirsiniz. 4 sezonluk diziyi, 1 aylık üyelikle rahat rahat hafta sonlarında bitirmeniz mümkün. Baştan ayağı politize olduğumuz ve olmaktan yorulduğumuz bu ülkede hala "biz" denilen bir şeylerin olduğunu hatırlamak isterseniz, sıradanlığı ile şaşırtan Gibi sizi bekliyor.

 

(gizemkaboglu Brüksel'den bildirdi)


facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et

Yorumlar:

Sıradaki Sinema İçerikleri:

Sıradaki Haberler:

(11.4.2021)

Belediyenin Almanya’ya eğitime gönderdiği 45 kişiden 43'ü geri dönmedi...

"Aslında dönecekler ama orada kurulu düzenleri var. Yoksa vatanımız cennet..."

Vahit Gözgel, Emekli


Diğer yorumlar ->

(25.11.2020)

AKP Denizli Milletvekili Nilgün Ök: ''18 yıl önce araba var mıydı?''

"Genel Başkanları buzdolabı olmadığını iddia ediyordu. Bu yine biraz insaflı çıktı.."

Uğurhan Culak, Elektrik tesisatçısı


Diğer yorumlar ->